Merhaba yeniden!
Felsefe mezunu olmak halk arasında ‘bu delidir aman ha uzak dur’ gibisinden bir bakış açısı yaratsa da, benim hayatıma ‘muhteşem’den de öte pencereler kattı. Bunlardan bir kaçını sizlere örneklemek ve hayat felsefemi paylaşmak istiyorum:
Her zaman ‘saçma’ ve ‘göre’ kelimesiyle oynayan insanlar görürsünüz hayatınızda; ‘ıyy ne kadar da iğrenç giyinmiş bence/bana göre’ , ‘çok saçma -düşünüyorsun-‘ gibisinden cümleler ve insanlarla doludur hayatınız… Hayat karmaşasında herkes sürekli bir eleştiri zinciri ile kuşatmıştır aklını. Neden sadece ‘saygı’ duyulmaz ve ‘olabilir’lerle yaşanmaz ? Yaşansa nasıl olur ? Hiç düşündünüz mü 🙂
İşte sanırım, felsefe gibi kocaman bir çuvalın içinde ben en başta bu ‘saçmalık ve görecelik’ kavramlarını ayıkladım da buldum, koydum bir kenara ve ‘böyle de olabilir’ diyerek yaşamaya başladım bazı sınırları geçmeden elbette. Her ne kadar bir kenarda duruyor olsalar da şu an şu cümleyi kurmadan edemeyeceğim; ‘Bana göre, herkesin bir oluru vardır ve herkes, herkese uymak, herkes gibi düşünmek ve herkes olmak zorunda değildir.’
‘Siz siz olun, etrafınıza baktığınızda en saçma olarak gördüğünüz şeylerin kimilerine göre mükemmel ve kimilerine göre sıradan, sizin hayatınızın ve seçimlerinizin de asla ama asla mükemmel olmadığını hatırlayın.’ dedi bize felsefe.
Kısacası biz bir çuvalın içinde otururken, dünyadaki her şeyin, bazı kavramları ve kelimeleri (saçma, göre, görecelik gibi) hayatımızdan çıkardığımızda ya da bu bazı kavramları/lkelimeleri sıradan olarak görmeye başladığımızda nasıl da mükemmel ve tozpembe olabileceğini öğrendik felsefede.
Herkesin yolunun bir gün gerçek felsefeye düşmesi dileklerimle…
Sevgiler, Arzum